Yeniden Yapılanma Yolu
” Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır. ” Aristo
Eğitimin konusu insandır. Eğitime önem veren milletler, mutluluk, refah ve kalkınma için gereken en önemli yatırımı yapmış sayılırlar. İyi bir vatandaş ancak iyi bir eğitim sayesinde gerçekleşebilir. Milli eğitimin temeli kültürdür. Onsuz bir eğitim gerekli bilgileri tam anlamı ile hazmedemeyen bir yarı aydın zümresi üretmektedir. Aydın olmanın ölçüsü yalnız bilgi değil, bilgi ile kültürü bağdaştırmış sağlam bir şahsiyettir.
Gerçek aydın, hiçbir dünya görüşünün kör ve katı bir sözcüsü olamaz, olmamak gerekir. O, vicdandan kaynaklanan içi boş adalet ve tüm diğer yüksek değerlerin buyruğundadır. Zaman ve mekân içinde, her somut yaşam durumunda değerler ve ilkeler doğrultusunda cömertçe değerlendirmeler yapmak, değer yargıları vermek durumundadır. Aksi olan ‘’ makul ve vicdani bir nedene dayanmıyorsa da olsun arkalarında üstün bir güç bulunmaktadır. Sadece, kendinde herhangi bir bakımdan daha üstün bir güç buluyorsan, bu mecburiyet gösteren kurallara karşı çıkabilirsin! ‘’ diyenler hayvanlar dünyasında geçerli olan yaşamdan, bir doğa olayından (etki – tepki) hiç de ayrı değildir. Bunu bilmeyen aydın bilimsel ve çağdaş bir zihniyete ulaşamamış demektir. Oysa onu yansıtmak, gerçekleştirmek durumunda olan kişi, her türlü keyfîlik, rastlantı, başıboşluk kavramlarını dışlaması gerekmektedir. Çünkü bu aynı zamanda ahlâki bir değerdir. Vicdanlarda yansımasını bulmayan bir uyuma da uzun süre katlanılamayacağından, yararlı görülen davranış ve eylemlerin, sonunda bizzat bütünlüğün dağılmasına neden olacağı kolaylıkla söylenebilir. Bu nedenle eğitim hiçbir zaman ‘’ adam ‘’ yetiştirmekten ziyade ‘’ düzen adamı ‘’ yetiştirmeye yönelik olmamalıdır. Elinde teknik ve yetişmiş insan bulunan gruplar, sistemler ve toplumlar üzerinde etki unsurunu iyi kullanarak diğer grup ve toplumlar üzerinde yaptırım gücüne sahip olmaktadırlar.
‘’ Bir yıl içinde ürün almak istiyorsan tohum ek, on yıl içinde meyve almak istiyorsan ağaç dik, yüz yıl içinde ürün almak istiyorsan insan eğit ‘’ Konfuçyüs
demiştir. Nitekim insanoğlunun duyacağı en büyük haz daha çok insan olmasında gizlidir. Ve ruhumuzun değer açısından zenginliği ne denli büyük olursa, kıvanç durumunun da o denli büyük olur. Ünlü eğitimci John Dewey eğitimi – yaşantıyı yeniden yapılanma yolu ile değiştirme süreci – olarak tanımlamıştır.
J. J. Rousseau ise:
‘’ Bitkiler kültürle, insanlar eğitimle bilinçlenir. ‘’ demiştir. Ünlü Fransız ihtilalcısı Danton ise – insanın ekmekten sonra en fazla ihtiyaç duyduğu şeyin eğitim olduğunu iddia etmiştir.
Kültür ve onu besleyen değerler, insanlara eğitim yoluyla kazandırılır. Eğitim ise, daha bebeklik çağında ana kucağında aile ocağında başlar. Daha sonra okul dönemindeki en önemli eğitmen öğretmendir. Öğretmenin bir aydın olarak öncelikli görevi eğitimdir ve öğrenciye kimliğini kazandıracak kültürü ve onu besleyen değerleri öğretmek ve benimsetmektir. Bu arada düşünür Scheler’in parmak bastığı bir olay da üniversite eğitiminin etik bakımdan kişilik geliştirmesi, yaşam biçimi vermesi konusundaki yetersizliğidir. Meslek eğitimi bile olsa tüm eğitimde gerekli ve önemli olan karakter, irade ve kalp tutumu üzerine bir özen gösterilmemektedir. Üniversitelerimizden mezun olan yığınla genç, bilgi bakımından zengin olmakla birlikte, bunların yaşam karşısında tutum alma ve sorumluluk taşıma bakımından yoksul oldukları acı bir gerçek olarak gözlemlenmektedir.
‘’ Çocukların ve gençlerin terbiyesi için muazzam masraflar yapılmasına rağmen, seçkin entelektüeller pek artmış görünmüyor. ‘’ (Carrel)