Özel Yazılar

Sonsuz Mesafelerin Ebedi Sükutu

Ayrı olma duygusu, huzursuzluk, takatsizlik, içinde sevgi bulunmayan her eylemin geçici ve periyodik oluşu gibidir. Bizi derin acılara götürür ve sanki asıl beklediğimiz büyük bir aşkın vuslatından ibarettir. Bütün bu manaların hep beraber aynı kıvamı almaları, tatlarının bu seviyeye çıkmaları, ruhların bu sevgiyle yumuşaması, sözlerin bu derece tatlılaşması için bilinmez ne değerli tecrübelerin neticelenmesi gerekli olmuştur. Ve kim bilir, kendimizi bulmamız için ne kadar daha aramamız ve ne kadar daha acımamız gereklidir. Zira acımak gizemli tek sır ve en çok acıyan da en çok seven olduğuna göre, manevi insan sevgisinin, sevgi olduğunun bilincindeki sevginin, mevsimsiz, vaktinden önce ya da sonra daima sevilmeyi arzuladığını da eklemek yerinde olur. Mertçe davranış, derler, insanın kendini kadere bırakmasıdır, o, gelecek olana inanır yani umut ettiğine. Görülen her şeyi yumuşatarak, sevme ihtiyacımızı çoğaltır. Dünya en güzel ve yaşam en dingin olduğu zamanlarda günlük işlerden kurtulan ruhumuz en özel, en gizli varlığımıza dönmek ve aşkımıza ermek ister.

<< Çünkü sevmek acımaktır ve eğer bedenleri birleştiren zevk ise, ruhları birleştiren ıstıraptır. >> (Miguel de Unamuno)

Tabiatın şefkati, söyler misin? Neden kelimelerin anlamı bu kadar güçsüz, bu kadar zayıf mürekkepten solgun, çok hüzünlü ve takatsiz! Üstelikte her şeyi olabilir hale getiren, hayallerimizi canlı tutan ve mesafeleri ortadan kaldırmamıza yarayan hayat mucizesi, hiçbir zaman büsbütün susmuş sayılmazken. Yoksa sevdiğimizin, kişisel bir not yollayacak kadar bize önem vermediğini mi düşünüyorsun! Ya da ‘’ sanki başka bir lütuf daha beklemek hakkımız mı? ‘’ diyorsun. Oysa derin aşkların tecrübeleri, zamanın kendine mahsus çerçevesi içinde kalmamalı. Şimdi tesadüflerimizde, uzaktan sevmiş olduğumuz gözlerin bakışlarıyla ruhumuzu ısıttıkları iklimler kâh görünür, kâh kaybolur. Muhtemeldir arzuların merhamet bilmeyen yavaş yavaş manaları ancak kendilerinin bildikleri, coşkun ve aynı zamanda sessiz işaretlere de cesaret etmiş aşkın kuvvetindendir. Hatta bu kuvvet o kadar güçlüdür ki, o, demin gözlerimizle buluştuğumuz sevgilimiz sır olur ve onların yerine bize, başka gözlerle parlar. İşte böyle zamanlarda bile aşk iliklere kadar işler ve biz sevmeye doyamaz, her anından nice güzellikler tadarız. Nedir ki asıl zorluk, aşkın derinliğinde bir sonrasızca umutsuzluk uçurumu, içinden umutla avuntunun doğduğu her şeye rağmen talihimizi daha iyi görmeye, bu sonsuz mesafelerin ebedî sükûtu içinde devam etmemizdir. Arzuları yıldızlar kadar çok olan gönüllere sirayet eden sevgi, tekrar tekrar yaşadığımız ve sonrasızlaştırdığımız hayatımız, aşkta ve aşk ile kendimizi sonsuzca sürdürmek istediğimizdir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu