Özel Yazılar

Saygılı Olursak Özgür Oluruz

ozgurluk-tel-kartal-geceSaygılı Olursak Özgür Oluruz

Günümüzde temel sorunlardan biri de düşünce özgürlüğü, sadece demokrasi ile ilgili değil, bizzat devlet anayasası ve toplumsal düzen ile ilgilidir. Kendimize saygımız aynı zamanda bütün insanlığa olan saygımız ile ölçülür.

Goethe, Weimar’da yazdığı ” Egmont ” adlı tiyatro eserinde, kral vekili olan İspanyol Dük Alba’ya şunları dedirtir: ” Özgürlük! Güzel bir kelime – bir de ne demek olduğu anlaşılsa.. Ne tür bir özgürlük istiyorsunuz? En özgür insanın özgürlüğü nedir? – Doğru olanı mı yapmak! – Kral da bunu engelleyecek değil. Hayır, hayır! Bu insanlar, kendilerine ve başkalarına zarar vermedikleri sürece özgür olduklarına inanmıyorlar. ” Bunun üzerine Egmont şu cevabı verir: ” Bir kralın, aklını başına aldığı zamanlar pek nadirdir. Ve birçok insanın tek bir insana güveneceklerine, birçok insana güvenmeleri daha iyi değil midir?. ” Dük, söylediklerini kralın önünde tekrar edip etmeyeceğini sorunca da, Egmont şöyle bir yanıt verir: ” – Ne vahim, eğer kralın varlığı beni korkutacaksa! Hâlbuki bunun çok ötesinde sözler etmem için beni cesaretlendirse, bana güven telkin etse, hem kendisi için hem de halkı için daha iyi olur. ”

Goethe’nin bu tiyatro eserinin ” büyük itiraflarının bir parçası ” olduğunu söylemesi, bu sözlerinin kendisi için ne kadar büyük bir önem taşıdığını gösterir.
İnsanın bir konuda kanaatini özgürce tespit etmek ve oluşturabilmek, özgürce konuşabilmek, özgürce tartışabilmek ve özgürce bilgi edinebilmek, demokratik devlet düzeninin vazgeçilmez öğeleridir. Bunlar olmadan demokrasi olmaz. Bilgisiz kılınan ve değişik kanaatleri, eleştirinin sesini dinleyebilmekten alıkonan insanlar, bir seçim kararını vermekten uzaktır. Bununla birlikte sorumluluk almaktan da uzaktır. İnsanla hayvanı ayıran en önemli özellik insanın tutumlarında sorumluluk alması gereği bir özgürlük ve bir ödev olması gereği. Çünkü seçimin olduğu yerde sorumlulukta beraberinde gelir ve ifade özgürlüğü olmadan, demokrasi de olmaz. Demokrasinin, kendini özgürce ifade edip, özgürce karar verebilen, bilgi sahibi vatandaşlara ihtiyacı vardır. Bu nedenle, vatandaşlarına ifade özgürlüğünü tanımayan bir devlet gerçek anlamda demokratik bir devlet değildir. Oysa herkes gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkına, başkalarına bilgi aktarma ve karşılıklı bilgi iletişiminde bulunma hak ve özgürlüğüne sahip olmalıdır.
Bu nedenle Henri BERGSON’un aşağıdaki sözü, bireysel olsun toplumsal olsun, yaşamın her alanında göz önünde bulundurulmalıdır.

“…şuurlu bir varlık için mevcut olmak değişmeye, değişmek olgunlaşmaya, olgunlaşmak da kendi kendini hudutsuz bir surette yaratmaya bağlıdır”.

Üstelik bu değerleri kabul etmeyen bir kimse özgür olmayan, keyfince yaşayan, sorumsuz ve üstünlük taslayan ve böylece de topluma yabancılaşan bir varlık olur. Goethe’ nin de dediği gibi; ‘Üstün hiç bir şeyin varlığını kabul etmemekle değil, aksine bizden üstün olan bir şeye saygılı olursak özgür oluruz. Çünkü ona saygı duymakla ona doğru yükseliriz.’
Birey bütün varlığı ile, duygu ve düşünceleriyle, düş ve kurgularıyla asıl gerçeği temsil eder; öyle ki, onun gerçek dünyası kendini aldatma ve yanılgılardan oluşsa bile. Düşünme olmasaydı varlık içi boş bir kabuğa dönerdi. Evet düşünce içsel dünyamızı zenginleştirecek bir harekettir, bir boyuttur. Tüm değerler saygılı bir tutum içersinde duyumsanır, algılanabilir. Saygıyı tanımayan bir insan, değerleri yaşayıp kavrayamaz; o, bir değer körüdür. Buna göre, saygı öyle bir iç tutumudur ki, onsuz ruh iyi, büyük ve yüce olan hiç bir şeyi göremez; bu yüzden de ‘’ insan olma ‘’ hedefine yönelik yaşamın anlamında aldanır. Çünkü insan olmak, saygılı bir tutum almaksızın olanaksızdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu