Masum Arzularımız
Bazı sonuçlara çok değişik koşullarda tanıklık ettiğimizden, onları pek ilginç şeyler sayma konusunda çok daha gönülsüz oluşumuz olgulara inanmamızdan ileri gelir.
<< Olgular mı? >> diye yineledi. << Biraz daha rom için Bay Franklin, olgulara inanma zayıflığından kurtulacaksınız. Oyununuz dürüst değil efendim. >> Wilkie Collins
Bu Müzik Sizi Makaleyi Okurken Rahatlamanızı Sağlayacak :)
Yaşamımızda oyunu dürüst olmayan kimseler vardır. Esasen bu durum doğru ya da yanlış değil, anlamsızdır! Üstelik dürüst olmayan bir oyuna sınır çizebilmemiz için bu sınırın her iki yanını da bilmemiz gerekir. Zira kaygan zeminlerde daha ileri adımlar atılmasını beklemek ve buna zorunlu münasebetlerin en mükemmel şeklidir demek bir zihnin gördüğü sürekli bir düşten başka bir şey değildir. İşte bu nedenle kendi kendimiz dediğimiz şey içerisine en derin bir şekilde girdiğimizde, daima acı ile karşılaştığımız ve duyumsadığımız dürüst olmayan bir oyun, varlığını hep sürdürecektir.
Dürüst bir oyunun bizdeki izlenimi anlamların anlamıdır, sınır durumlara izin verir ve bir kural bazı kural dışı hallere .. Fakat yine de kural dışı ve kural oyunu bozmaksızın yer değiştiremez!
<< Her şeyin bir karşılığı olmalıdır gibi bir fikir bütün gayelerimizi öylesine allak bullak etmiştir ki, sevecen, iyi kalpli bir Samaritan rolünü oynamak istediğimiz zaman bile – Döndüğüm zaman bana dört kuruş vereceksin sözünü söylemeden, kimseye çıkarıp iki kuruş vermeyiz. >> Ruskin
Hâlbuki hiçbir gelecek kaygısı taşımadan bugünü dolu dolu yaşamamız, sürekli bir coşku içerisinde, dur durak bilmeden, bir yığın uyum ve zevk ihtiyacı, buna dayalı tasarımlarımız, hiçbir şeye ve hiç kimseye bağlanmadan yaşamın tadını çıkarmaya bakmamız bu hayattaki en büyük yanılgımız, en dürüst olmayan oyunumuzdur!
Anlamlı olanı ise bireysel yargımız ve vicdanımız belirler. Kişi kendi iç değerine sadık kalmış olmakla zihniyetinin ahlâki değerini ve erdemini korumuş olur.
Birçok kimse etrafına gülücükler dağıtmaktadır fakat onların pek azı ‘’ bal ‘’ da ekleyebilir. Bu kimselerin bal verebilme yetisine sahip olabilmesi için sadece iyi bir insan olması yetmez, mutlu bir kişi de olmalıdır. Nedir ki iyilik yapmak kolay, hakkı gözetmek güçtür.
Her ne olursa olsun masum arzularımız, çıkar çatışmalarını değil sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgi olacaktır.