Kendimizi Vermeliydik!
Mütevazı bir insan, manevi sevinç verecek şeylerin ölçüsünü acı vereceklerin karşısında iyice tartıp değerlendirmeyi bilen, daha büyük manevi sevinçler için daha küçük zevklerden yüz çevirmeyi öğrenen, hatta gerektiğinde daha büyüğüne ulaşmak amacıyla acıya katlanmayı göze alabilen kişidir. Mutluluğa ulaşmak isteğimiz acı çekilen bu yaşamın amacıdır. Nedir ki yaşamımızda bazı can sıkıntısı yaratan durumlar olduğu gibi, o can sıkıntısı durumları olgunlaştıran insanlar da vardır. Elbette bize göre kötü insan yoktur fakat kötü hesap yapan kimseler vardır. Sanırım o kimseler de mutluluğu istiyor ve kovalıyor ancak kendi hesapları namına .. Her nedense mutluluk üretme eğilimlerinin ölçüsü hep kendi hesapları olmakta .. Oysa bu kötü tabiatlardan, mutsuzluğa yol açmaları nedeni ile kaçınılmalıdır. Manevi sevinçlerimiz, acıya baskın gelmelidir.
<< Dünyamızda, hâlâ acı, umutsuzluk, keder gibi şeylerin olmasının nedeninin, insanların kendilerini gerçekleştirmemeleri ve dünyalarını paylaşmamaları olduğuna inanıyorum. >> Leo Buscaglia
Bu Müzik Sizi Makaleyi Okurken Rahatlamanızı Sağlayacak :)
Görülüyor ki kendi kendini gerçekleştirmek, dahası insan olmak isteğinde içimizdeki sosyal yanın gerçekleşmesi ona anlam kazandırmamız ve değer katmamız ile mümkündür.
<< Ve nitekim bize gerçeği söyleyen kişiye, bize umut veren kişiye inanırız, doğrudan doğruya ve hemen gerçeğin kendisine ya da umudun kendisine değil. >> Unamuno
Sadece bu düzenin adamı olanlar, keyfince yaşayan, sorumsuz ve üstünlük taslayan ve böylece de topluma yabancılaşan, duyusal dünyayı gerçek sayanlar, insan yaşamının anlam kazanması için başka bir dünyanın da gözlenmesi gerektiğini bir gün mutlaka anlayacaklardır. Çünkü ancak yaşamın anlamını kavrayanlar, yaşamdaki tatbiklerinde başarılı olabilir.
Yoksa mutluluk hakikatin bir bölümünü mü oluşturuyor? İnsan tutkularının, hayallerinin ve korkunç hayat trajedilerinin neresinde?
Ve yokluksa eğer bizi bekleyen, öyle davranalım ki, bu bir adaletsizlik olsun. Zira sesini duyuran gerçek üzüntü şimdi bizi daha umutsuz, daha adaletsiz yaptı. İşte biz, bu nedenle çoğu zaman dilsiz ve kör olmak istedik. Bu ıstıraptı, bizi daha çok kişi yapan ve acı çektiren ..
Belki de kötü tabiatlı bu kimseler için akıttığımız gönlümüzden damlalar, bizi bu dünyada mutlu bir şekilde, asla huzur içinde yaşatmayacak. Fakat yine de en büyük noksanlığımız; yinelemeliydik, kendimizi vermeliydik, ruhumuzu vermeliydik!