İkeya Seki Kuyruklu Yıldızı – İkeya Seki Comet
İkeya Seki Kuyruklu Yıldızı – İkeya Seki Comet
Bayan İkeya gece yarısı kim bilir kaçıncı defa olmak üzere, 19 yaşındaki oğlu ile birlikte uyandı. Fakat gökyüzünü seyretmek üzere gece sıcak yatağını terkeden çocuk, annesinin yattığı yerden kendisini gözetlediğinin farkında değildi. Delikanlı kalın deri ceketini alelacele sırtına geçirdi, kalın iş pantolonunu giydi, kalın boyun atkısını da iyice boynuna doladı. Çünkü Japonya’da kış geceleri kar olmasa bile çok soğuk oluyordu. Delikanlı bir kedi sessizliğiyle tavanarası merdivenine tırmanarak evlerinin damına çıktı ve teleskopunun başına geçti. Genç çocuk, Bayan İkeya’nın 5 çocuğundan en büyüğü idi ve bu yüzden de Japon geleneklerine göre, babasından sonra ailenin temel direği sayılıyordu. Delikanlı o kadar zayıf ve o kadar soluk benizli idi ki, zavallı anne üzüntüden ne yapacağını şaşırıyordu. Çocuk, soğuk gece yarılarında üşüyebilir kafasını yastığa vurabilirdi. 2 Ocak 1963 günü de diğer birçok günler gibiydi. Genç adam kendi eliyle yaptığı teleskopu gökyüzünün derinliklerine çevirir çevirmez kalbi hızla atmaya başlamıştı. Adı Kaoru İkeya olan delikanlının tek bir gayesi vardı:
Kimsenin bilmediği yeni bir kuyruklu yıldız keşfetmek ..
Kaoru İkeya, o gece gökyüzünün kuzey kısmını iyice araştırdıktan sonra teleskopunu güneye çevirdi. Çevirmesiyle birlikte de, o güne kadar hiç görmediği sisli bir cisimle karşılaşması bir oldu. Hayır, yanlış görmüyordu. Gök’ün karanlıkları içinde hafif parlak ve donuk bir bulut duruyordu. Kaoru İkeya derhal hükmünü verdi: ‘’ Bu o vakte kadar görmediği bir yıldız kümesi değil yeni bir kuyruklu yıldızın başı idi. ‘’
Sabah olup da telgrafhane açılır açılmaz Kaoru İkeya’nın ilk işi Tokyo Rasathanesine derhal bir telgraf çekerek keşfini bildirmek oldu. Bir iki gün sonra ise dünyanın bütün büyük haber ajansları İkeya’yı dünyaya tamamen başka bir şekilde tanıtıyordu. Ajaslar şöyle diyordu:
‘’ Kendi kendini yetiştirmiş olan 19 yaşaında amatör bir astronomi bilgini 200 lira 88 kuruş sarfetmek suretiyle kendi eli ile yaptığı teleskopla yeni yılın ilk kuyruklu yıldızını keşfetmiştir. Küçük bilginin soyadı İkeya olduğundan bulduğu kuyruklu yıldıza da İkeya Kuyruklu Yıldızı adı verilmiştir. ‘’
19 yaşındaki bilginin keşfini, bir anda bütün dünyada duymayan kalmamıştı. Tokyo Rasathanesi genç bilgine derhal bir altın madalya hediye etti. Bir film şirketi, okullarda gösterilmek üzere, İkeya’nın hayatını filme aldı ve filme ‘’ Yıldızları Seyrederken ‘’ ismini verdi.
Kaoru İkeya’nın bilim hayatı, ailesinin bir sanayi şehri olan Nagoya’dan Bentenjima’ya teşınması ile başladı. İkeya o tarihte 6 yaşında idi. Yeni ev yüksekti ve düz bir çatısı vardı. İkeya 3 erkek, bir kız kardeşinin gürültüsünden sık sık bu çatıya kaçarak yıldızları seyre dalıyordu. İkeya 12 yaşına geldiği zaman, gökyüzü hakkında hemen hemen okumadık kitap bırakmamıştı. Bütün yıldızların yerini gözü kapalı gösterebiliyor, defterlerine durmadan gökyüzü haritaları çiziyordu.
13 yaşına bastığı sene, kendine bir teleskop yapmaya karar verdi. İkeya’nın babası bir balık mağazası işletiyordu. Durumu iyi idi. Buna rağmen küçük İkeya babasından astronomi incelemeleri yapmak için para istemiyordu. Zira babası oğlunun yıldızlarla uğraşmasını hoş karşılamıyordu. Kaoru İkeya 1959 yılında ortaokulu bitirdikten sonra, çalışmak ve kendi hayatını kazanmak hem de ailesinin geçimine yardımcı olmak üzere piyano fabrikasına girdi. İkeya bu fabrikada ayda 350 liraya piyano tuşlarının selüloit kılıflarını parlatıyordu. Kaoru İkeya çok nadir olan boş zamanlarında da teleskopunun parçalarını yapmakla meşgul oluyordu. Oturduğu şehrin bitpazarına sık sık uğruyor ve işine yarayacağını tahmin ettiği alet ve makine parçalarını satın alıyordu. Nihayet 1961 yılı Ağustosunda teleskopunu tamamlamayı başardı. İkeya, gökyüzünü şimdi daha rahatça inceleyebilecekti.
Japonya’da gökyüzün seyretmek için en müsait zaman gece yarısından sonra 3 ile 5 arası idi. Fakat gökyüzünü seyretmek her zaman mümkün değildi. Bu yüzden Kaoru İkeya, bulutlu geceleri uyku ile geçiriyor, böylelikle de uykusuz gecelerinin eksikliğini tamamlıyordu. Fakat aylar geçiyor, Kaoru İkeya bir türlü aradığı kuyruklu yıldızı bulamıyordu. Hevesi kırılıyordu. Bu sırada, Japonya’nın ünlü astronomi bilginlerinden Minoru Honda’ya bir mektup yazmak aklına geldi. Minoru Honda, 9 adet yeni kuyruklu yıldız keşfetmişti. İkeya yaşlı bilginden kendisine cesaret vermesini istiyor, yeni bir kuyruklu yıldız bulması için kendisine yardım etmesini istiyordu. Aldığı cevap İkeya’ya ilk bakışta mânasız göründü. Fakat zamanla üzerinde düşününce, cevabın çok büyük bir hakikat taşıdığını gördü. Yaşlı bilgin şöyle diyordu: ‘’ Sırf kuyruklu yıldız bulacağım diye gökyüzü taramak boş bir çalışmadır, çok zaman ve emek ister. Fakat keşifte bulunmak, ille de bir şeyler bulmak hırsını bir kenara atarak gökyüzünü sükûnetle tararsanız keşifte bulunmak imkânınız daha çok artar. ‘’ Kaoru İkeya dersini almıştı. Mektubu aldığı günün ertesi günü işten eve dönünce kuyruklu yıldız aramaktan vazgeçti ve kendini bütün gökyüzünü derin derin incelemeye verdi.
Nihayet 16 aylık bir incelemeden sonra 2 Ocak 1962 gecesi Kaoru İkeya kuyruklu yıldızını keşfetti. Dünyanın bütün büyük rasathaneleri genç İkeya’nın buluşunu incelediler, kayıtlarıyla karşılaştırdılar ve bu yıldızın yepyeni bir kuyruklu yıldız olduğunu bütün dünyaya ilan ettiler. Demek İkeya’nın emekleri boşa gitmemişti. Doğru bir yolda olduğunu dünyanın bütün ilim otoriteleri tasdik ediyordu. Bu bir andaki şöhret zirvesine rağmen genç bilgin çalıştığı fabrikasındaki işine gecikmedi bile. Gerek fabrika idarecileri, gerekse arkadaşları, onun büyük bir yıldız bilgini olduğunu ve bir yıldız keşfettiğini gazetelerden öğrendiler. Fabrika idaresinin ilk hareketi, fabrika işçilerinden yardım toplayıp İkeya’ya araştırmalarına devam etmesi için vermek oldu. Ayrıca fabrika bütçesinden de 1.500 liralık bir para mükâfatı yapıldı ve bu para merasimle kendisine verildi.
Genç İkeya bu tarihten sonra da keşiflerine devam etti. 126 lira sarfı ile yeni bir teleskop yapmıştı. Bu teleskopla, 1964 Temmuzunda ikinci bir kuyruklu yıldız daha keşfetti. Bu yıldıza da ‘’ 1964 f Kuyruklu Yıldızı ‘’ ismi verildi.
Nihayet 1965 senesi Eylülünde genç bilgin kendisi gibi amatör diğer bir Japon bilgini ile birlikte üçüncü bir kuyruklu yıldız keşfetti. Bu kuyruklu yıldıza da İkeya – Seki kuyruklu yıldız adı verildi. Bu sonuncu yıldızın güneşe çok yaklaştığı, hatta güneşe çarpacağı dedikoduları bir ara bütün bilginleri ve dünya kamuoyunu ilgilendirdi ise de böyle bir facia olmadı. İsmini göklere yazdıran İkeya, Japon ilim tarihinde hakettiği yerini almıştı. Dahası lüzumlu imkânlardan Mahrum da olsa, azmin elinden bir şeyin kurtulamayacağını dünyaya ispat etmiş oldu.