Gökyüzüne Ait Olana
Gözlerimizden nice perdeler kalkar düşündüğümüz gibi yaşayamadığımız, yaşadığımız gibi düşünmeye tenezzül etmediğimiz hayatımızdan geçerken ne acı, her hakikat ikiyüzlüdür ve her geçen zaman bir sihir gibi her şeyin mânâsı ya da merasimidir. Biz de hep tevazu dolu, durgun bu ömre eşlik ederiz ve derin duygularımız, hakikatin insafı, kanaatlerimizin emirleri arasında maneviyatımıza karışır. Mevsimler manzaraları ile geçmiş hatıraları ile gönlümüz hisleri ile derinliklerde devam eden bizi, yaşadığımız anların içinden alır umut ettiğimize, gökyüzüne ait olana, cennetimize götürür. Merhameti, şefkati, muhabbeti ve nezaketi azalıp bitmeyi bilmez, sevgisi ise sonsuzdur. Rüya ile dokunacak nice hatıralar, tadılacak nice ince zevkler, söylenecek nice güzel sözler henüz yaşanmadı, yaşanacaklar.
Harikulâdeliğini seyrederken duyduğumuz his sanki aklımızın aymazlığını giderir, gözlerimizin bağını çözer, heyecanlarımızın seviyesini yükseltir ve artık sessizlikteki en gizli imaları başımızı uçurumlar gibi döndüren derinliğimiz olur. Mesafeler ise gördüğümüz zaman içinde nice sönmüş yıldızların aydınlıkları ile bizi daha da yakınlaştırır. Evrenin bizi şaşırtan bütün güzelliklerini, derin aşkların tecrübelerini ancak sevdiğimiz yürekte sanki bizim için toplanmış buluruz. O, bizim tekrar tekrar yaşamak istediğimiz hayatımızdır. Onsuzluğun hisli bir anında gönlümüzden bir damla düşer, hangi gün, hangi gece, hangi saat, hangi an yalnız bu aşk için yaşadığımızı unutabiliriz?
Belki geçen belki de hiç geçmeyen bir zamana sunmaktayız bilmediğimizi çünkü bizim sevgimiz kalımlı olan ile ilgilidir. Yalnız arkadaş olmak da güzel konuşmak, ilgilenmek, iyi olup olmadığını bilmek bunlar da sevdiğimize olan hislerimizi yaşatmamız için bir nedendir. Elbette en içten sevgi, insan ruhunu bütün kirlerden ve kötülüklerden arınmasını, kurtulmasını sağlayan büyük bir güçtür; insan olarak var oluşumuzun temel ilkesidir. Kendimize sadakat, irade sağlamlığının ve sürekliliğinin ifadesidir. Kendimize gerekli özeni gösterdiğimiz takdirde ancak bir insan olarak saygı duyabilir, kişilik kazanabiliriz. Zira kendine dikkat edip özen gösterme sevginin temelidir.
<< İnsana ‘Kendini bil!’ denilmesi, yalnız gururunu kırmak için değil, değerini de bildirmek içindir >> (Cicero)