Demokrasi Bir Dünya Görüşü Değildir
Demokrasi Bir Dünya Görüşü Değildir
Bugün bütün dünyanın gözü önünde bir değil, birçok insanlık dramı yaşanmaktadır. Bu durum kimilerine göre baskıcı rejimlerin ardından, özlenen demokratik ve insan haklarına saygılı bir geleceğin sancıları, kimilerine göre de bir despotun başka bir despotla yer değiştirme gayretleridir.Günümüzde Ortadoğu coğrafyasında yaşanan ve esasen çağdaş dünyaya uygun olmayan anlayışlar, demokratik bir ideal etrafında birleştirilemediğinden kişi ve grupları ” bölgesel güç ” için ” egemenliğin ” alınabilen ve satılabilen bir değeri haline getirmiş, böylece bölgeye istenilen istikrarın gelmesini engellemiştir. Ülkemiz ise, zor ama önemli bir coğrafyada yani Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu üçgeni arasında olan değerli ve stratejik bir noktada başından beri uluslararası anlayışlardan kopmadan ve bölgenin bütünlüğünden yana yapıcı (telafi edici) yaptırım ve politikalar peşinde olmasına rağmen kendisinden bekleneni bir türlü ortaya koyamamıştır. Bir devletin siyasi konularda tam bağımsız hareket edebilmesi için ekonomide bağımsız olması gerekir. Ağırlıklı olarak siyasilerimizin AB ve ABD ile stratejik ortaklığımızı ” tek yol ” olarak görmeleri, ekonomide iyi bir mali politika izlenemediği etkisini çağrıştırmaktadır.
Oysa daha iyi bir mali politikayla Türk işadamlarını hiçbir engel durduramaz. Bilindiği üzere ülkeler birbirleri ile alış – veriş ederken artık daha farklı yollar ve stratejiler izlemektedirler. Türkiye, küresel krize yüksek cari açık, yüksek kamu hakları ve özel sektör borcuyla yakalanmıştır. Özellikle dış ticareti daralmak, üretimi ufaltmak ve büyük çapta artan işsizlikle etkilenmektedir. Nedir ki, iktisadi kalkınmasını gerçekleştirip gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması başta kendi insanının refahı, Türk dünyasının geleceği ve diğer mazlum milletlerin korunması dahası bütün insanlığın ortak mutluluğunun korunması kollanması açısından aşması gerekli olan süreçtir. Kısacası gelişmiş Türkiye’nin yolu, sanayileşme, ileri teknoloji kullanımı ve üretimi, bilgi toplumu olma yolunda gelişme ve verimlilikten geçer. Plansız ve programsız günü kurtaracak sanayileşmenin kalkınmaya faydası olmaz. Hızla ülkemiz için uygun dünyada rekabet edebileceğimiz sektörler belirlenerek bu sektörlerin gelişmesi için geniş imkânların sunulması gereklidir. Araştırma ve Ar – Ge elemanlarının yetiştirilmesine önem verilmelidir. Bununla birlikte ileri teknoloji ve verimlilikle üreten, tarıma bağlı sanayi, bilişim, otomotiv, tekstil, plastik, kimya, makine vb. alanlarda alınacak önemli kararlarla Türkiye bölgesinde lider ve gelişmiş ülke olacaktır. Bunun yanı sıra ortaklaşa iyi, adalet ve hukuk güvenliği hukuk üzerinde ortak egemenliğe sahiptir. Ancak gerilimsiz bir uyum içersinde değil, tersine canlı bir gerilim ilişkisi içersinde. Zira demokrasi bir dünya görüşü değil, fakat toplum içinde dünya görüşü ile ilgili karşıtlıkların uzlaşması için geçerli olan bir yönetim biçimidir. (Radbruch)