Genel

Cengiz İstilası

1206 yılına kadar Asya’da dağınık yaşayan Moğolları bir millet halinde toplayan, onları birleştirip sıkı bir disiplinle bir büyük devletin yenilmez tebaası haline koyan Cengiz, 1216 da Çine, sonra Türkistan’a akın etti. Ordusu canlı bir sele benziyordu. Geleceğinin duyulması ile gelip basması, alıp götürmesi bir oluyordu.

Cengiz’in asıl adı, (Timuçin) dir. Cengiz, başbuğlar başbuğu anlamına gelen Moğolca bir kelimedir. Bayrağı altında topladığı Moğol beyleri ona bu adı vermiştir. Bayezid’in sonradan Yıldırım ve Selim’in sonradan Yavuz adını alışı gibi. Babası (Yesügey) isminde bir kabile reisi; anası (Yulon) adında bir güzel ve akıllı göçebe kadınıydı.

Uzun boylu, geniş omuzlu, sarımsı esmer derili, soluk benizli, geriye doğru yatık alınlı, gözünün her biri ayrı renkte, gözbebekleri simsiyah, koyu kızıla çalan uzun saçlı, güzel olduğu kadar da korkunç bir adamdı. O, atını kamçılar, omzuna düşen saçları onu kamçılardı.

Daha küçük yaştan kabilesinin en iyi ata binen, en iyi silah kullanan çocuğu diye ün salmıştı.

13 yaşında iken komşu kabilenin güzel kızı Borutay’ya âşık oldu. Onunla nişanlandıktan birkaç ay sonra babasını kaybetti. Kabile reisliğinin beyaz at derisi postuna oturduğu gün oyuncağına kavuşmuş bir çocuk gibi sevinmişti. Onun bu çocuksu halini görenler, << artık kabilemizde dirlik – düzenlik kalmayacak, başka kabilelere esir olacağız >> korkusu ile otlaklarını, obalarını terkedip başka yerlere göçtüler. Kabilenin rakipleri ve düşmanları bu çözülmeyi fırsat bilip Cengiz’in baba diyarına saldırdılar. Samanlıkları ateşe verdiler. Ambarları yağma ettiler, sürüleri sürüp götürdüler. Timuçin de annesi ve kardeşlerini bir mağaraya saklayıp kendisi dağa çıkmaya, orada çevresindekileri etrafına toplamaya niyetlendi. Ne çare ki düşmanları, onu tuzağa düşürdüler. Başına boyunduruk geçirdiler. Esir bir hayvan gibi kullanmaya kalkıştılar. Cengiz bir çaresini buldu, ellerinden kurtuldu. Kendisine ve arkadaşı Borhu’ya at tedarik etti. Baba otağına yeniden döndü. Korkakları, kaçakları yola getirdi. Kabilesini derleyip topladı. Derken öteki kabileleri hükmü altına aldı. Ve böylelikle sıfırdan başladı, en yüceye kadar ulaştı.

Cengiz az konuşan, sözlerini tartan ve konuşmayı kararlaştırmadan önce çok düşünen bir adamdı. Düşmanlarının gösterdiği kahramanlığı candan takdir etmesini bilirdi. Harzem Hükümdarı Celalettin, giriştikleri savaşta bir ön saf eri gibi canla başla dövüştükten sonra, çevresini kılıcı ile temizleyip tek başına İndus nehrinin azgın suları içine at sürdüğü zaman, gözleri dolu dolu, ona imrenmiş; << Böyle bir oğlun babası bahtiyardır >> diye haykırmıştı.

Cengiz, yeni bir sefere devam ederken at üstünde öldü. Son seferinde 72 yaşındaydı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu