Özel Yazılar

Gökdelende Yaşam

Gökdelende Yaşam

Şakulî şehirler deyimi ile gökdelenleri kastettiğimizi belirtmeliyiz. Gerçekten de bir gökdelene şehir dememek, hatta vilâyet dememek için hiçbir sebep yoktur. Zira hakiki anlamında bir gökdelen büyük bir ticaret, çalışma, yaşama yeridir. Örneğin Chicago şehrinde John Hancock Hayat Sigorta Merkezi 1127 ayak yani 344 metre yüksekliktedir. 100 katı olan 705 daire, sayısız mağaza, dükkân, 4000 işçi için çalışma yerleri, lokantalar, bankalar, eğlence yerleri mevcuttur. Yine Chicago şehrinde Sears, Roebuck şirketinin yaptırmakta olduğu bina 1450 ayak yani 441 metre yükseklikte olacaktır.

Amerika’da yüksekliği 200 – 300 – 400 metrenin üzerinde pek çok bina vardır. Bu durum, bu yenidünya ülkesini bir gökdelenler ülkesi haline getirmiştir. Fakat bugün 1000 – 1200 metre yüksekliğinde dünyanın hemen her yerinde gayet yüksek binaların yapımına devam edilmektedir. Ankara arkasından da İstanbul, bu gelişmeden paylarını almışlardır.

Yüksek bina yapmanın pek çok yararları vardır. Evvelâ topraktan tasarruf edilmektedir. Küçük bir arsa üzerine bir şehrin insanlarını doldurmakla ziraata ayrılan arazi çoğalmaktadır. Dünyamız, nüfus patlaması nedeniyle bir açlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğuna göre bunun ne demek olduğu kolayca anlaşılır. Yüksek binalarda, kat adedi kadar çatı ve temel masrafından da kurtulmak kabil olmaktadır. Tek bir temel ve tek bir çatı, bütün binanın ihtiyacını karşılamaktadır.

Bugün teknik olarak çok daha yüksek katlı binalar yapmak imkân dâhiline girmiştir. Ancak gökdelen furyası ile birlikte bu binalara karşı itirazlar da gittikçe artmaktadır. Nitekim Amerika’nın çok şehirlerinin belediyeleri, bina yüksekliklerini en çok 50 metrede tutmak için kararlar almaktadırlar. Fakat bu kararları uygulamak mümkün olmamaktadır.

Gökdelenlere itirazların birçok nedenleri vardır. Bunların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Gökdelenler trafik tıkanıklığını müzmin hale getirmektedirler. Gerçekten de, 130.000 kişiyi içinde barındıran bir binadan bu kadar insanın akşam saat 5 de bir anda dışarı çıktığını düşünürsek bunun ne büyük bir problem olduğunu kolayca anlarız. Gökdelenler, hava trafiğini de hem aksatmakta, hem de birçok tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır.

Yüksek binalar, çevreleri için bir fırtına yatağı haline de gelmektedirler. Zira binaların üst katlarına çarpan şiddetli rüzgârlar bina boyunca aşağı kayarak âdeta bir rüzgâr nehri haline gelmektedir. Bu yüzden de, bu binaların yakınlarından geçenler yerlere çarpılmakta, küçük binaların damları uçmaktadır. Bunu gören bina malikleri, hukuki sorumluluklarından kurtulmak için, binaların caddeye bakan taraflarında, yaya kaldırımlarının kenarlarında sağlam korkuluklar, trabzanlar yaptırmaktadırlar. Böylece de yayaların yerlere devrilmelerini önlemeye çalışmaktadırlar.

Gökdelenlerin mahzurları arasında zikredilen bir başka husus da araba park yerleridir. 130.000 kişinin yarısının arabası olduğunu düşünürsek bu kadar arabaya park etmek için kilometrelerce uzunlukta alanlara ihtiyaç vardır. Bu da, gökdelenlerin yapım nedeni olan yerden tasarruf imkânını sıfıra indirmektedir.

Gökdelenler içinde oturanlar için de birçok problemler yaratmaktadır. Binanın küçük zelzelelerde ve şiddetli rüzgârlarda 35 – 40 santimlik sallantı yaptığı tespit edilmiştir. Sonra bu binalardan oturanlar, kendilerini büyük bir yalnızlık, terkedilmişlik havasına kaptırmaktadırlar. Bunlardan birisi bir konuda şunları söylemiştir: Pencere açamıyorsunuz, daima rüzgârlar, fırtınalar, sunî şartlar ve elektronik şeyler ile yaşıyorsunuz. Günün yarısını bulutların üzerinde geçiriyorsunuz. Aşağıda yağmur yağdığı halde siz fırtınaların iniltisi, uğultusu içinde yaşıyorsunuz.

Çok yüksek binalar, yakınlarındaki daha küçük binaların, hava, güneş ve manzara görmelerine de engel olmaktadır. Ayrıca gerek bu küçük binaların, gerekse kanalizasyon, su, elektrik tesislerinin yıkılmalarına da sebep olmaktadır. Böyle bir olay, Boston şehrinde 60 katlı bir binanın yapımı sırasında ortaya çıkmıştır. Binanın ağırlığı kaldırımların kimisini yükseltmiş, kimisini çökertmiş, bazı binalarında yıkılmasına sebep olmuştur.

Bununla ilgili olarak, mühendisler ve teknisyenler, yüksek bir binanın gerektiğinde yıkılması işinin de çok büyük problemlere yol açacağını ileri sürmektedirler. Yüksek binaların yangına karşı korunmaları bir mesele halinde ortaya çıkmaktadır. Üst katlarda çıkacak büyük bir yangının nasıl bir panik yaratacağı, eşya ve insanların kurtarılmalarının nasıl imkânsızlaşacağı düşünülebilir.

Gökdelenlerin başka bir mahzuru da suç işlenmesini kolaylaştırmalarıdır. Bu binaların asansörlerinde, koridorlarında, kapılarında kadınlara, memurlara, kasalara büyük hücumlar olmaktadır. Bu yüzden, bazı müesseseler, erkek ve kadın memurlarının giriş ve çıkışlarını emniyete almak için özel güvenlik ekipleri kurmakta, hatta onlar için ayrı ve gizli giriş – çıkış kapıları yaptırmaktadırlar. New York Üniversitesi tarafından 3,5 yıllık bir çalışmadan sonra hazırlanmış olan bir rapora göre, bir bina ne kadar yüksek olursa o binada işlenen suç sayısı da o kadar yüksek olmaktadır. Sonra 130.000 kişinin barındığı bir bina için gerekli kanalizasyon tesislerinin, çöp toplama ve atma ya da bir şirket aracılığı ile organizasyonu ne muazzam şeyler oldukları da kolaylıkla göz önüne getirilebilir.

İnsanlar için gökdelenler bir alınyazısı olmaktan çıkmalıdır. Çünkü her ne kadar teknoloji ilerlemiş olsa da daha akıllıca olanı günümüz koşullarına uygun daha az katlı binalar, yapılar tasarlanmalıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu