Hüseyin Nail Kubalı'dan Seçme Şiirler
Hüseyin Nail Kubalı’dan Seçme Şiirler
Bir önceki yazımıda Hüseyin Nail Kubalı‘nın ufak bir biyografisini yazmıştık.Şimdi ise Hüseyin Nail Kubalı’nın güzel şiirlerinden bir kaçını sizlere sunuyoruz…
Fikri ve manevî yönden değerleri savunmada gösterdiği çaba ve cesaret, kendi deyişi ile ” her yıl dalga dalga tazelenen genç nesillerle ” diyalogunu devam ettirmiş, kişilik sahibi mümtaz, dürüst çizgisinde sapma olmayan bir üniversite adamı, soylu, erdemli ve güzel insan Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı, sadece hatırlanması değil, öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken müstesna bir kişidir. Ne mutlu o gerçek düşünür ve büyük hocaya öğrencilerinin her zaman rehberi olmuş, milletini tehdit eden tehlikeleri zamanında görmüş ve bunlardan sakınma yollarını ustaca bir belâgatla göstermiş, daima alçak gönüllülüğün, hoşgörünün, nezaketin, vefa hissinin şahsında bütünleşen ömrü boyunca, hayranlık uyandıran bir isabetle tayin etmiştir. Türk kültüründen aldığı kuvvet ve cesaret yani Türkçenin dehasına nüfusu o denli çoktu ki, Anadolu Folkloruna ait hiçbir yerde neşredilmemiş hikayeler yalnız kendisinden dinlenebilirdi. O, Anadolu ile haşır neşir olmuş onun havasına yaşamasını örf ve adetlerine varıncaya kadar içine sindirmiş bu köklü bilgisi ve derin hassasiyeti onun Türkçenin hususiyetlerine belki herkesten fazla nüfus etmesini ve Türkçeyi eşsiz bir üstad gibi kullanmasını sağlamıştır.
Kubalının bu çabalarından, özellikle dört yabancı dilde etüd, makale, içtihat ve mevzuat tahlilleri ve önemli yasaların çevirilerini kapsayan, ” Annales de la Faculte de droit d’Istanbul ” adlı derginin yayımını sağlaması ve bu derginin yabancı ülkelerde geniş ilgi görmesi, Atatürk’ün hukuk devrimi ile çağdaş Türk hukukunun ve değerli hukukçularımızın ilk defa olmak üzere milletlerarası çevrelerde geniş ölçüde tanımlanmasına yardım etmiştir.
Gençlik çağlarında sadece bir hobi olarak, edebiyatla da ilgilenen Kubalının Hayat ve İçtihat dergilerinde, antolojilerde ve okul kitaplarında yayınlanmış şiirleri vardır. 1924’de İstanbul Lisesinin son sınıfında okuyorken yazdığı ” Nefes ” 1925’de annesi için söylediği ”Ağıt ” la 1952’de eşi için yazdığı ” Destan ” beğenilen şiirleri arasındadır. Bu vesile ile kendisini takdir ve şükranla anıyoruz.
Ve şiirlerinden bazılarını şunlardır:
Nefes
Allah’a kul olduk ” Kalu belâda ” Yalnız bu yolda ikrarımız var; Üç günlük ömür için kahbe dünyada Kula kul olmamak kararımız var, Hayra hayr oluruz, şerre belâyız, Bu zevk – i cidale pek müptelâyız, Fazilet ehline biz müktedayız, Bizim de nurumuz ve narımız var. Dertliyiz, devaya muhtaç değiliz, Asiyiz, duaya muhtaç değiliz, Fakiriz, atâya muhtaç değiliz Kibirli değiliz, vekarımız var Katre görünürüz, umman gibiyiz; ” Ben Nuhum! ” diyene tufan gibiyiz Faruka yakışan ferman gibiyiz, Bir ruhu adalet medarımız var Kâbe – i mahviyet âsitanıyız Mağrurun adüvvü bi amanıyız, Tabasbus ehlinin hasm – ı canıyız, Misli bulunmaz bir şiarımız var Bu mihnethanede acaba neyiz? Heyheyler içinde nâle – i neyiz, Canana sunulan cur’a – i meyiz Ne yaman tesiri sehharımız var Geyada gedayız, şah ile şahız, Bazen pür neşveyiz, bazen pür ahız, Asla diyemeyiz ” Biz bi günahız ”, Kemend – i sevdada şikârımız var, Sakın zannetmeyin hülya perestiz, Ne dünya ve ne de ukba perestiz, Mecnunuz, yalnız Leylâ perestiz, Bizim de dilimiz, dildarımız var. Hüseyin Nail Kubalı |
Yurdumun Dağlarına
Ey yurdumun gamlı dağları, Her biri bir çeşit namlı dağları; Gürgenli, ardıçlı, çamlı dağları; Şu yüce duruşla ne şanlısınız! Kervan geçmeyen beller sizdedir; Şahin uçurtmayan yeller sizdedir; Delirip göpüren seller sizdedir, Ezelden beri mi dumanlısınız?.. Hey başı gökleri bürüyen dağlar; Yollar dizilip yürüyen dağlar; Gönlümü peşinde sürüyen dağlar, Bilmem neden böyle tez canlısınız?!.. Erceyiş, Toroslar, ey Hasan dağı, Hepiniz ün almış yiğit yatağı; Yanarım andıkça eski şen çağı, Bu uzun derdime dermanlısınız. Ey birbirine sarılan dağlar, Dağlara yaslanan çiğdemli bağlar, Dışınız yeşerir, içiniz ağlar. Siz de benim gibi hicranlısınız!.. Hüseyin Nail Kubalı |
Anama
Anam.. Anam .. Ah Anam! Sönüp gittin Vah Anam! Sana vakitsiz kaldı; O nasıl Allah Anam! Dağlar seçilmez oldu, Beller geçilmez oldu; Kevser’e dönen sular Sensiz içilmez oldu. Gözden sızan yaş olsam, Ölüne yoldaş olsam; Gelip geçen okurdu Mezarına taş olsam! Solan bir güz gülüsün Ne sevilen ölüsün Kara torakta değil, Gönlümde gömülüsün. İçime neler doldu, Hayat bana dert oldu; Mor sümbüllü vatanım Sensiz bir gurbet oldu. Ah Anam şimdi nesin? Söyleyemem Nerdesin, Bir canlı hayal oldun Benimle her yerdesin. Mahşerde derler Anam, Kavuşmak inanamam, İnansam da bu uzun Hasrete dayanamam Zalim sel oya oya Yara açtı ovaya; Bırakın da ağlayım Anama doya doya. Bağın ne gülü kaldı, Ne de bülbülü kaldı; Yavrum böyle Anaya Boynu bükülü kaldı. Hüseyin Nail Kubalı |
Feriha’ma Destan
Özenip övdüğüm canı dinleyin, İçten geldi bu destanı dinleyin, Ben nasıl yazmayım ona destanı! Ben nasıl vermeyim bu armağanı! Edası bir lâle, bakışı sümbül, İffeti yüzünde bir bürümcük tül, Vakarı katmerli yedi veren gül, Ben nasıl o taze gülü koklamam! Nasıl onu kem gözlerden saklamam. Mevlâ’m ona acep neyi az vermiş! Yaylasına sıcak, serin yaz vermiş, Boy bos vermiş, eda vermiş, naz vermiş. Ben nasıl çekmeyim onun nazını! Nasıl ferman bilmem her niyazını! Durup da süzüşü bir ceylan gibi, Edası şahlanmış hüsn – ü an gibi, Ben nasıl şükr etmem ki ihsanına! Ben nasıl vurulmam hüsn – ü anına! O bana arkadaş, ana, sevgili, Neyleyim ben gayri uzağı, eli, Cıvıl cıvıl öten o şeker dili, Ben nasıl sabredip nasıl yemeyim! Nasıl Hakkın bildiğini demeyim! Bir bakarsın çocuk olur sevinir, Bir bakarsın büyük olur öğünür, Benden şevke eder, bensiz dövünür! Ben nasıl dövünmem onsuz kalırsam! Ben nasıl kahr olmam gönlümü kırsam! Önünde diz çöküp hayran baktığım, Yoluna su gibi dolup aktığım, Adaklar adayıp, mumlar yaktığım! Ben nasıl uğruna akıp yanmayayım! Ben nasıl gurbetle onu anmayayım! Sitemi hem tatlı hem acı onun, Varlığı derdimin ilacı onun, Aksaçlı başımın bu tacı onun. Ben nasıl taşımam onu başımda! Ben nasıl tuz bilmem onu aşımda! Gençliğin sırrına ben onda erdim, Varımı, yoğumu ben ona verdim, Ona bir kuş gibi ben kanat gerdim. Nasıl Kanat germem ben o yavruya! Nasıl meftun olmam o iyi huya! Yorgun başım dizlerinde dinlenir, Yaşlı gözüm gözlerinde eğlenir, Buna aşk denmez de bilmem ne denir. Ben nasıl olmayım ona kul köle! Nasıl meylederim gayri ben ele! Malım, mülküm saltanatım o benim, Gözde ferim, dilde tadım o benim Eriştiğim tek muradım o benim! Nasıl derim ben murada ermedim! Nasıl derim ben gonca gül dermedim. ‘’ Hanım kadın ‘’ derler böyle kadına, Böylesinin doyum olmaz tadına, Yuvamın neşesi derim adına. Ben nasıl kadrini bilmeyim onun! Ben nasıl yolunda ölmeyim onun! O, güzel kızımın güzel anası, Aşkı, zevki, hayatımın mânası, Kadınların lâşek giran – bahası, Ben nasıl özümden sevmeyim onu! Ben nasıl özümden övmeyim onu! Süslenince sultan olur yanımda, Pişirdiği kuvvet olur kanımda, Tatlı canı kendi tatlı canımda. Nasıl ayrılırım o tatlı candan! Nasıl ayrılırım bu tatlı candan! Nail sus! O şukun senası bitmez, Vefası, cefası, sefası bitmez, Gönlümün hevesi, havası bitmez. Nasıl bitireyim ben bu destanı! Nasıl vasf etmeyim ben o cananı! Hüseyin Nail Kubalı |
hüseyin nail kubalı,hüseyin nail kubalı şiirleri,hüseyin nail kubalı nefes,hüseyin nail kubalı yurdumun dağlarına,hüseyin nail kubalı ferihama destan,hüseyin nail kubalı anama,seçme şiirler,şiirler,güzel şiirler,en güzel şiirler
Coşkun Bey, saygıyı tanımayan bir insan, değerleri yaşayıp kavrayamaz. Bu nedenle insan olmak, saygılı bir tutum almaksızın olanaksızdır. Elbette her görüşe kendini deyimleme olanağının sağlanması insana saygının gereğidir hatta sevmeye ve nefret etmeye yetkiliyiz fakat övgüde ve yergide kendimizi başkalarının üzerine yükseltmeye değil. Zira gülünçlük şerefsizlikten ziyade şeref kırıcıdır.
Teşekkürler.
çoşkun bey , ne şerefsizliğini gördünüz?
eğer öyle bir durum varsa bizi de bilgilendirin de bizde bilelim :)
serefsizin ta kendisi ne dürüstü
Rica ederim, ben teşekkür ederim Vedat benim için zevk .. Sayın Hüseyin Nail Kubalı hukukçu kimliğinin yanında edebî bir ruha sahip olmakla bizleri şiir sevgisinde buluşturdu. Bu birbirinden güzel şiirlerin mısralarında birlikte duygulanıp, sanki dünyayı hatta evreni dolaşmak eşsiz bir güzellik bizler için. Çünkü, şiir sevgiden bıkmayan, hasrete gücenmeyen, ümidi tükenmeyen ve yıllara yenilmeyen insanların yaşam sevincidir. :)
Teşşekkürler ablacım gerçekden harika şiirler…