Teknoloji

Atomun Keşfi

Atomun Keşfi

Daha önce atomla ilgili “Atomların Fotoğrafı” başlığında güzel bir yazı yazmıştık. Şimdide Atomun Keşfi ile ilgili güzel bir yazı sizileri bekliyor…

Dünyayı saran ve sarsan buluşların belki de en önemlisi, atomun keşfidir. Daha doğrusu, maddenin artık bölünemeyecek kadar küçük parçasının da yeni imkânlarla parçalanmasıyla, bu parçalanışın sonsuz bir güç kaynağı olmasıdır.

Demokritus ve Levkippos isimli filozoflar maddenin çok küçük parçacıklardan meydana geldiğini iddia ediyorlar, fakat bunu, deney ile ispat edemiyorlardı. İşte bu sebeplerden ki, atom teorisi yıllarca unutuldu.

1808 senesinde John Delton isimli İngiliz bilgini, maddenin bölünemeyen çok küçük parçacıklardan ibaret olduğunu ileri sürdü. Bu << bölünemeyen >> deyimi Grekçeye çevrilecek olursa atom kelimesi ortaya çıkar.

Aradan yıllar geçti. Atomun içyapısı hâlâ bilinmiyordu. Güzel bir tesadüf; kendi kendine durmadan parçalanarak, göze görünmeyen ışınlar yayınlanan ve bugün adına radyo – aktif elemanlar denilen, Uranyum, Radyum, Polonyum gibi elemanlar keşfedildi.

1908 senesinde Lord Rutherford, yaptığı meşhur denemesiyle atomun içindeki pozitif yüklü bir çekirdeğin ve bu çekirdeğin etrafında dönen elektrotlardan ibaret bir bulutun mevcut olduğunu meydana çıkardı. Arkasından Niels Bohr atomun tam bir portresini çizmeyi başardı. Artık, görülen olaylarla izah ve görülmeyen küçük atomlar bir gerçek olmuştur. Aradan yine yıllar geçti. Einstein’den sonradır ki, maddenin parçalanabileceği üzerinde çalışmalar başladı. Uzun bir kısmı, gizlilik perdesi arkasında cereyan ettiği için 5 Ağustos 1945 yılına kadar hiçbir şeyden haberimiz yoktu. 5 Ağustos 1945 sabahı, parçalanan minicik atomların serbest hale geçirdiği muazzam enerji, ikinci Dünya Savaşını sona erdirdi.

Şimdi artık atomların savaş dışı tatbikatından bahsedebiliriz: Bir patates büyüklüğündeki Uranyum parçası bir denizaltıyı 6 ay, hiçbir yakıt almadan denizlerde dolaştırmaya kâfi geliyor. Bir savaş dışı tatbikat daha, bir ticaret gemisi de atom enerjisiyle işlemeye başlıyor.

Elektrik santrallerinde, atomun rolünü unutamayız. Önder atomik santrallerde atomlar parçalanarak, amma dizginleri elimizde olacak bir şekilde, bize enerji sağlıyorlar.

Artık yol açıldı. Hekimler de atoma el uzatıyorlar. Sunî bir şekilde radyo – aktif hale getirilmiş olan, kobalt iğne artık cilt kanserlerini tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Radyo – aktif fosfor, kafatasını açmadan beyindeki tümörleri tedavide kullanılıyor. Radyo – aktif iyot atomları da tiroit guddesinin büyümesine engel oluyor. Hele ağızdan alınıp çeşitli tedavilerde kullanılan radyo aktif atomları gün geçtikçe önemini artırıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu