Yüreğimize Dolan..
Yüreğimize dolanın, kâinatımız olduğunu kafiyelemek ne tatlıdır.
Gözlerimiz parlayan bir sevinçle güler, varlığına minnettar olduğumuz, benliğimizde kökleşir, mevcudiyeti, maneviyatımıza tesir etmekten geri kalmaz. Adımlarımızı sevk ve idare eden kör, sağır, dilsiz kuvvetlerimiz dermansızdır şimdi ve hükmettiğimizi sandığımız hislere zincirlerle bağlı mahkumlar gibi mecbur olduğumuzu gün geçtikçe daha iyi anlarız. Ve içimizde boş karanlıklar içinde yanan ışıklara benzer hasret duygusunu yoğun biçimde duyumsarız. Kendisini göremeyen fakat herkesin türlü türlü gördüğü, başka başka bildiği zaman bizi böyle bırakıp giderken, her zerremiz son söz gibi çaresiz, takatsizdir. Böyle bir türlü geçmek bilmeyen saatler, gönlümüzü mahrumiyeti ile o kadar doldurur ki hasretini çekerken bile kendimizi hissetmekle çoğalan tahammül kuvvetlerimiz bizi terkeder. Hayatın bekleyişi, seslerimizin sükûtuna karışır, ruhun ve mânâları derinleşen binlerce sözlerin yetişemedikleri ile canımızın fena acıdığını, bundan böyle bütün hatıralarımıza geçmiş yılların ötesinden baktığımızı biliriz. Sanki sonsuz boşluklarda dolaşan böyle mazinin ışıklarında barınan ve yaşayan anılarımız değil de şu an hissettiklerimiz, yaşadıklarımızdır. Biz, geçmiş bir zamanımızı hatırlar fakat yeniden yaşayamayız. Çünkü o, bizi çoktan geçmiş artık hiç yetişemeyeceğimiz bir yere varmıştır.