Kiziroğlu Mustafa Bey
Halk şiirimizde kavganın ve coşkunun en büyük temsilcisi Köroğlu`dur.Şiirlerinde öne çıkardığı kahramanlık, savaş, yiğitlik vb. konular, şair olanKöroğlu ile eşkıya Köroğlu`nu halkın zihninde kaynaştırmıştır.
Şu ana kadar bu adı almış yüzlerce şair ve eşkıya `Köroğlu` türemiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, şairKöroğlu ile eşkıya Köroğlu birbirlerinden ayrı kimselerdir.Ancak, dikkatimizi çeken bir nokta daha var ki, o da her iki Köroğlu`nda yiğitlik ve şairlik gibi iki özelliğin bir arada bulunmasıdır. İster şairKöroğlu olsun, ister eşkıya Köroğlu, kahramanlık ve şiir onların hayatlarından hiç eksik olmamış ve `Köroğlu` dendiğinde her zaman bu iki kavram akla gelmiştir.
Aşağıya aldığım eşkıya Köroğlu ile Kiziroğlu Mustafa Bey arasında geçen şu olay,Köroğlu`ndaki kahramanlık ve şairlik özelliklerini bir arada yansıtması bakımından çok çarpıcıdır.
Osmanlılar devrinde küçük köylerde hükûmetle halk arasında vasıta olan memurlara kizir denilirdi.Bir tür muhtar, yani.Mustafa, işte böyle bir kizirin oğludur. Kars civarında Kısır Dağları`nın eteklerinde ata binerek, ok atıp kılıç sallayarak büyür.Haksızlıklara hiç tahammülü yoktur onun.Bu yüzden kısa zamanda ünü dört bir yana yayılır ve o yörenin efendisi olup asayiş ile hüküm sürmeye başlar.
Gel zaman git zaman, batıdanKöroğlu adında bir yiğit çıkagelmiş köye. Buralarda adaletsizlik olduğunu sanarakKısırDağları`nda bir derede mesken tutmuş ve Kiziroğlu`nun yöreden ayrıldığı bir vakitte köyünü ele geçirip bir kale inşa etmiş.Kiziroğlu geri geldiğinde olanları görüp,
– Bu kim ola ki benim yurdumda kal`a kurup hüküm yürüte!diye çıkmış Köroğlu`nun karşısına. İki yiğit birbirlerinin zalim olduğunu sanarak günlerce dövüşmüşler.Köroğlu`nun Kırat`ı ile Kiziroğlu`nun Ala Paça`sı da sipahileri gibi birbirleriyle mücadele ediyorlarmış. Nihayet Ala Paça,Kırat`ı yenince Kiziroğlu bundan cesaret almış ve:
– Ala Paça bu Köroğlu`nun atını alt etti. Ben de onu yensem gerek, deyip hırs ile saldırmış.O sırada Köroğlu`na bir ürperti gelip şöyle aman dilemiş:
– Dur bre yiğit! Bana azıcık mühlet ver, gidip yoldaşımla ve karımla helallaşayım!
Kiziroğlu mühlet vermiş ve Köroğlu helalinin yanına varıp sazını şöyle dillendirmiş.Görelim ne söylemiş:
Bir atı var Ala Paça, peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, paşam kim, nigâr kim, hanım kim?
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey`in oğlu
Zor Bey`in oğlu
Hay edende haya teper, peh peh peh
Huy edende huya teper, hey hey hey
Köroğlu`nu suya seper
Ağam kim, paşam kim, nigâr kim, hanım kim?
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey`in oğlu
Zor Bey`in oğlu
Bir fendinen geldi geçti, peh peh peh
Hışmı dağı deldi geçti, hey hey hey
Ağam kim, paşam kim, nigâr kim, hanım kim?
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey`in oğlu
Zor Bey`in oğlu
Meğer Kiziroğlu, kaçmasın diye hasmını evine kadar takip etmiştir.Karısına söylediklerinin hepsini duymuş, duygulanmış ve sonra kendinden utanmış.Orada Köroğlu`nun canını bağışlamış, boynuna sarılıp helallik dilemiş.İki yiğit, birbirlerinin zalim olmadıklarını anlamış ve dost olmuşlar.Köroğlu, bu dostluktan memnun olarak Kiziroğlu`nun yurdundan ayrılmış. O günden sonra Kiziroğlu`nun namı bir kat daha artmış.Yiğitliği, adaleti ve civanmertliği dillere destan olmuş.Sonradan onun yurduna “Kiziroğlu” diye ad koymuşlar.Şimdi Kısır Dağı eteklerindeki Kiziroğlu köyü, onun hatırasını yaşatmaktadır.
Şu ana kadar yaşamış “Köroğlu” unvanlı kimselere bakarak bundan sonra gelecek “Köroğlu`ların” da yiğitlikleriyle beraber şiirleriyle de dilden dile dolaşıp destanlaştığını göreceğimizi zannediyoruz.
kaynak: karapapak.com