Felsefe

Canlıların sorun çözme teknikleri

Canlılar, nedense, sorunlarının çözümünü, başka bir canlıyı öldürmekte buluyor çoğu zaman. Bu hayvansal içgüdü, gelişmiş bir canlı olan insanda da var. Tarih öncesi çağlardan beri insanlar, paylaşamadıkları şeyler için birbirlerini ve diğer canlıları öldürmeyi çözüm olarak görmüşlerdir. İnsanın barıştan çok savaşa eğilimli olması da bunun bir sonucu olsa gerek. Eski masallarda bile insanların güvenliği, mitolojik üç başlı canavarın öldürülmesiyle mümkün olmuştur hep. Hiç kimse, soyunun son örneği olan bu yalnız canavarla empati kurmayı, onunla uzlaşmayı denememiştir.

Öldürmeye olan eğilimimiz günümüzde de devam ediyor. En basitinden, gördüğümüz böcekleri öldürüyoruz. Sivrisineklerin bizi ısırması sorununu çözmek için “sineklerin kökünü kurutmayı” tercih edebiliyoruz. Sineklere adeta soykırım uygulamayı deniyoruz. Bazı marka sinek ilaçları bunu slogan haline bile getirmiş. Diyelim ki, sineklerin kökünü kuruttuk; sorunumuz çözülecek mi? Evet kısa bir süre için belki ama doğanın dengesinin bozulmasıyla birlikte yeni sorunlar ortaya çıkacak. Duygusal zekâsı zayıf insanlar, davranışlarının uzun vadede doğuracağı sonuçları öngöremeyip sadece bir adım sonrasını düşünüyorlar. Örneğin, miras paylaşımında paydaş/sorun olarak gördüğü akrabasını öldürmekte çözümü arayıp, sonrasında varlık içerisinde yaşayabileceğini düşünen insan bir adım sonrasını bile görememektedir.

Hayvansal içgüdülerini takip eden insanların ürettiği çözümler hep aynıdır: “Öldürmek ve yok etmek”. Kendisine rakip olarak gördüğü kimseleri, kendini geliştirerek geçmek veya uzlaşarak ortak bir çözüm üretmek yerine, sadece rakibi öldürmek ve yok etmek vardır. Petrol sorununun çözümünü savaşmakta bulan zihniyetle mülk için akrabasını öldürmekte çözüm arayan zihniyet arasında çok da büyük bir fark olmasa gerek.

Bütün ilkel düşünce yapılarında olduğu gibi, ırkçılığın da temelinde bu içgüdünün olduğunu düşünüyorum: öldürmek ve yok etmek. Gerek biyolojik olarak gerekse kültürel olarak bir öldürme söz konusu.  Etnik köken sorunlarının çözümünü, bazı illerimize bomba yağdırarak bu bölgede yaşayan bütün insanları öldürmekte bulan, “En iyi Zulu ölü Zuludur” sloganını benimsemiş bir insan, bu hayvansal içgüdüsünü izlemekte ve çözümü öldürmekte aramaktadır. Bazı illerimizi, yok edilmesi gereken birer terörist yuvası olarak gören insanlar, bu illerimizin de ülkemizin bir parçası olduğunu, bu illerde de üniversitelerimiz, bilim adamlarımız, başarılı işadamlarımız ve konuksever insancıl vatandaşlarımız bulunduğunu ya bilmemektedir ya da göz ardı etmektedir.

Peki, nasıl insanca çözüm üretebiliriz? İnsanca çözüm üretmek aklı kullanmayı ve biraz düşünmeyi (Duygusal Zekâ -EQ) gerektirir. Hayvansal içgüdüleri takip etmek, kolaya kaçmaktır. Sineklerin kökünü kurutmak yerine bizi ısırmalarını engelleyecek krem/sprey kullanabiliriz. Petrol sorununu, savaşmak yerine alternatif enerji kaynakları arayarak çözebiliriz. Kürtlere, Ermenilere düşmanlık beslemek yerine onların da kültürlerini tanımayı deneyebiliriz. Hepimiz dünyalıyız aynı dünyayı, aynı atmosferi paylaşıyoruz. Biz insanız: düşünebilen ve gelişebilen bir varlık. Duygusal Zekânın kuşaktan kuşağa gelişmesiyle birlikte, geçmiş çağlardan bugüne oldukça yol kat etmiş, içimizdeki yok etme içgüdüsünü büyük ölçüde yenmeyi başarabilmişiz. Bu Hayvansal içgüdümüzü tamamen yendiğimiz gün barışçıl, modern ve medeni bir dünya halkı olacağımız kanısındayım.

 

Yazar: Cansın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu