Teknoloji

Edison Gramofon’u Nasıl İcat Etti?

Edison Gramofon’u Nasıl İcat Etti?

Bundan tam 130 küsür yıl önce Ocak ayının fırtınalı bir günü. New York’tayız. Bugünkü gök tırmalayanlar yok henüz. Binaların damları karla örtülü. Yerlerde diz boyu kar. Şehirde hayat durmuş gibi. Dondurucu bir kış rüzgârının uğultuları havayı doldurmada .. Cinlerin top oynadığı Melano Park yakınındaki büyük bir villanın salonu. Ocakta alevden dillerini uzatarak yanan kütüklerin çatırtısından başka ses yok.

Geniş alınlı, kumral, 30 yaşlarında görünen bir adam masaya dirseklerini dayamış, havada uçuşan kar tanelerini seyrediyor. Masanın üstünde bir telgraf aleti var. Aletin yazıcısından bir şerit sarkıyor. Şeridin üzerinde nokta ve çizgi şeklinde delikler var. Bunlar << Mors >> alfabesinin işaretleri. Genç adam hep böyle dalgın gözlerle pencereden dışarısını seyretmekte, kulakları ağır işiten ve bir düşünceye saplanan insanların hali var üstünde. Gerçekten kulağı ağır işitiyor, hem de çok önemli bir konu üzerinde durmadan düşünmektedir.

Baba tarafından Hollandalı bir göçmen ailesindendi. Ana tarafından da İskoçyalı. Anası babası fakir insanlardı. Birkaç yıl gittiği okulda başarı göstermemişti. Hayatını kazanmak zoruyla öğrenimini yarıda bırakmıştı. Zaten okuldayken tembel bir öğrenci olarak tanınmıştı. Ama içinde her şeye karşı derin bir merak vardı. Hele fizik ve kimya konularına karşı dayanılmaz bir ilgi duyuyordu. Gazete satarak kazandığı parayı bir takım denemeler için gerekli maddelere yatırıyordu. Evleri Port – Huron istasyonuna yakındı. İstasyon Müdüründen boş bir yük vagonunu laboratuar yapmak için izin koparmıştı. Fakat sonu çabuk geldi bu işin; bir gün elinden düşen bir fosfor parçası vagonu tutuşturdu. Bunun üzerine çocuk avaz avaz haykırmaya başladı:

<< Yangın var! Vagon yanıyor .. >> Yetişen memur onu kolundan yakaladı:

<< Hay Allah cezanı versin, mendebur oğlan! Vagonu tutuşturdun ha? Hesabını vereceksin bunun .. Adın ne senin? >>

<< Thomas Edison >> Memur:

<< Al, bu Thomas için. Bu da Edison’un! >> diyerek çocuğa iki tokat aşketti.

Tokatlardan biri kulak tozuna gelmişti. Çocuk: << Ah, kulağım! >> diye haykırıyordu. İşte o günden sonra kulakları ağır işitmeye başlamıştı Edison’un ..

Bu olaydan bir müddet sonra istasyonlarda telgrafçı olarak çalışmaya başladı. Ama bu işte vagon yangını ile kıyaslanamayacak bir faciaya sebep oluyordu az kalsın .. Hep o dalgınlığı yüzünden ..

Bir gün yol isteyen bir tren için başka istasyona telgrafla sinyal vermişti: << Hareket edebilirsiniz .. Yol açık >> Bunun üzerine tren hareket etmişti. Ama Edison yolun kapalı olduğunu fark etti ve hemen makineye sarıldı: << Aman yarabbi. Yol kapalıymış. Durdurun treni. Hey durun! Yol kapalı .. >>

Bu hadise üzerine Edison’a işinden yol verdiler. Baba evine döndü. Bir yıl boyunca hep evinde aletleri ile başbaşa yaşadı. İlk icatlarını meydana getirdi. Telgraf makineleri üzerindeki ilk buluşu kendisine şöhret ve zenginlik yolunu açtı. Artık büyük bir laboratuara, güzel bir kütüphaneye sahipti.

Bir gün yine telgraf aleti üzerinde çalışırken, birden eğildi: Kâğıt şerit, delikleri delen iğnenin altından geçerken, tuhaf bir hışırtı duyuluyordu. Bu sesi ağır işiten kulaklarıyla bile duymuştu. Birden aklına şu olay geldi: Telefon üzerinde çalışırken diyaframa, yani sesi meydana getiren titreşim levhasına bir iğne dokundurunca, iğnenin hareketlerini parmağı ile hissetmişti. Zihninde bir şimşek çaktı birden:

Ses dalgalarını iğne ile bir madde üzerine kaydedip sonra bunu tekrar dinlemek kabil olmaz mı acaba?

Bu suretle zor bir mesele haledilmiş olacaktı. O zamanlar telefon tesisatı çok pahalıya mal olduğu için herkes faydalanamıyordu. Edison’un tasarısı gerçekleşebilirse kendisine telefon edilen kimse telefon merkezine çağırılarak namına yapılıp kaydedilmiş olan konuşma dinletilebilecekti.

İşte üzerine bir iğne raptedilmiş titreşim levhası, işte üzerine kalay kaplanmış bir silindir ve silindiri döndüren bir kol.

Aradan yedi ay geçmişti. Ağustos ayının 17. günü halkın << Melano Park Sihirbazı >> adını verdiği Edison yine laboratuarında, aletini hazırlamış, ilk deneyi için bir çocuk şarkısını kaydetmeyi düşünüyor. Bu şarkıyı titreşim levhasına doğru bağırarak söylerken silindirin kolunu çevirdi:

<< Mary Had a Little Lemb >>

Levhanın titreşimleri kalay üzerine bir şeyler çizmişti. Edison heyecanlanarak kolu aynı hızla geriye doğru çevirdi; aletten bir ses yükseldi. Kendi sesiydi bu:

<< Mary Had a Little Lemb >>

Sevinçten çılgına dönmüştü. Tasarısı gerçekleşmiş, yeni, yepyeni bir icat daha meydana getirmişti. Şimdi bir iş kalıyordu. Bu yeni çocuğun adını koymak, bunu da hemen yaptı: Bu ses alıp veren cihaza << Fonograf >> adını taktı. Yani; << Ses yazan >> Bu icadın patentasını 10.000 dolara sattı. Ardından da << Edison Fonograf Şirketi >> ni kurdu.

Edison fonografı bulan adamdır ama geliştirme işini başaranlar başkaları oldu. Edison’un icadından sekiz yıl sonra Bell ve Tainter, Edison’un fonografındaki silindiri balmumundan yapmayı denediler. Bundan iki yıl sonra da Emil Berliner adlı mucit bugün kullanmadığımız gramofon plaklarının ilk örneğini meydana getirdi ve bunu işleten alete << Gramofon >> adını verdi. Berliner, denemesinde başarı gösterince, seri halinde plak basmayı düşündü; tıpkı para basar gibi. Böylece plak endüstrisinin temelini atmış oldu.

Edison, icadından tam on yıl sonra, 1887 de Fonografını tekrar ele aldı ve buna bir de elektrik motoru ilave etti ama bu silindirli cihaz bürolarda << Diktafon >> olarak kullanılmaktan başka işe yaramadı.

Fonografın böyle yerinde saymasına karşılık, gramofon az zamanda dünya yüzüne yayıldı. Dünya ölçüsündeki ilk büyük başarısı 1902 yılına rastlar. Bir İngiliz şirketi ünlü Tenor Caruso’nun on opera aryasını plağa alarak dünya piyasasına sürdü. Her tarafta müzik severler kapıştılar bu plakları.

Meşhur opera sanatçılarından sonra orkestra konserleri, virtüözlerin çaldıkları parçalar ve bestecilerin eserleri de plağa alındı. 1907 de << Yarasa >> (Der Fledermaus) 1913 de de Beethoven’in senfonilerinin plakları basıldı. Bizde de bundan doksan yıl kadar önce borulu gramofonlarda devrin Türk bestecilerinin plakları çalınıyordu. Edison 1912 ye kadar, silindirli gramofondan bir türlü ayrılamadı. Ama sonra plağa boyun eğmek zorunda kaldı.

Bu gelişmeler ne kadar üstün olursa olsun insanlığa elektrik ışığı ile birlikte ses kaydı icadını da Edison hediye etmiştir. 84 yaşında hayata gözlerini kapadığı 16. Ekim. 1931 günü, bütün Amerika’da saat 21 de onun eseri olan elektrik ışıkları iki dakika boyunca söndürülmüştü.

Edison’u medeniyet dünyası daima şükranla anacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu