Özel Yazılar

Aydın, Aydın mıdır?

Aydınlar milletlerini gönülden sevmedikçe ona gerçek hizmeti de veremezler. Aydın olan bir kimse milletinin dertleriyle dertlenip, onu daha mutlu günlere taşıyabilmek için elinden gelen her şeyi yapar.

O adeta çok sevdiği tarihine ve kültürüne âşık olduğu milletinin acıları karşısında kendisini kaybeder. Böyle bir aydın her şeyden önce sorumluluk duygusu taşır. Yapacağı her hareketin sebebini bilir, neticesini görür ve hesabını vermeye hazırdır. Her fikir önce kafasında bir hayal olarak doğar. Bu hayaller kendilerinin özledikleri, elde etmekten mutluluk duyacakları bir takım istekleri, birtakım özdeyişleri belirtir. Zira insanlar hayalleriyle büyük ölçüde insan olurlar. İnsanlar hayalleriyle farklılık gösterirler ve gerçekten insanlık vasfını kazanırlar. Onun için en büyük ideal ebediliktir. İdealsiz bir yaşam ise ruhen boştur.

<< Hayır, efendiler, çok namuskâr olunmalıdır. Şimdiye kadar yapılan hataların en büyüğü müteşebbislerimizin, aydınlarımızın ve özellikle bilginlerimizin en büyük günahı namuskâr olmamalarıdır. >> Gazi Mustafa Kemal Atatürk (Ocak – 1923)

Gerçek bir aydın mert, özü sözü doğru, dalkavukluğa karşı, vatanın ve milletin menfaatlerini daima ön planda tutan, onun bunun uşağı olmayan, üstün ahlâklı ve fazilet sahibi yüksek insan sevgisi olan biridir. O bugünü değil, yarınları düşünür. Haksızlık yapmaz, haksızlıktan kaçar. Rüşvet ve yolsuzluklara yer vermez. Ve kötü vasıflardan daima uzak durur. Asla kavga etmek ve savaşmak için kurulmuş bir teşekkülün mensubu değildir. Aydın bir kimse aynı zamanda benini ve zamanını aşarak toplumuna malolan ve çağının ötesine uzanabilen fikir insanıdır. Şunu iyi bilir ki, bilgiye ne kadar ihtiyaç varsa vatansever niteliğe ve ruhuna sahip olunmaya da en az onun kadar ihtiyaç vardır. En önemlisi de mensup olduğu millete beslediği sadakat hissi içinde tarihine, kültürüne şuurla bağlılığı, milletinin geleceği hakkında ümitli ve iyimser düşünceleridir. Bu gaye ile güçlükleri yenerek milletini dünya milletleri topluluğunun hür, eşit, şerefli ve kudretli bir üyesi yapar.

Kendisini bilmeyen, tarihine saygı duymayan, milli coğrafyasını anlamayan, milli kültürüne sahip çıkmayan kimse << aydın >> değildir.

Türk aydını yapacağı her şeyin Türk’e yararlı olması amacını ve fikrini mutlaka ön planda tutan kişidir.

<< Bir yıl içinde ürün almak istiyorsan tohum ek, on yıl içinde meyve almak istiyorsan ağaç dik, yüz yıl içinde ürün almak istiyorsan insan eğit >> Konfüçyüs

Ülkemizin bugün karşı karşıya bulunduğu olumsuzlukların sebebi eğitimdir. Aynı kültürü, aynı tarihi, aynı tasa ve kıvancı paylaşan insanları birbirine düşman haline getiren tek şey eğitimin milli ve manevi değerlerden yoksun oluşudur.

Milletler ancak tarihlerini bilmek suretiyle milli şuura sahip olurlar. Milli şuur ise bilmek, farkına varmaktır. Milletinin tarihini bilmeyen milli şuura da sahip olamaz. Aydın bir kimse, toplumda birlikte yaşama arzusunu, bölünmemeyi; kaderde, tasada ve kıvançta bir bütün halinde olabilmeyi benimser. Bilimsel gerçekleri göz ardı ederek sadece Batı’ya yönelen anlayışlarla çağdaşlaşma sağlanamaz. Oysa aydın kişi ilim ve tekniğe ağırlık vererek her türlü teknolojik yenilikten faydalanır fakat bunu yaparken inanç, kültür ve toplum yaşayışında taklitten sakınarak kendi özüne has özellikleri yaşatır ve birlikten güç alır, demokrasiyi kökleştirir. En yüksek kültür medeniyet noktasını aşmaktır bilinci ile kültür yüceliğini yaratır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu