Tekrar Yanmaya Başlayan
İhtiyarlığı pek sevmez insanlar çünkü o, dermansız, kudretsiz bir tabiatın manzarasıdır. Kendi kendisi ile kuşatılmıştır yardımsız yürümek ve iyice seslenerek konuşulmadan duymamak ne fenadır. Zira insanların ihtiyarları bıkmadan, sabırla dinleyecekleri ne bir vakitleri ne de istekleri kalmıştır. İhtiyarlıkta en çok ihtiyaç duyulan birilerinin ilgisi ve dinlenilmek olsa gerek! Eski babadan kalma köhne bir ev gibi yıkılan, harabe, yalnız ve durgun olmak, sanki ihtiyarlığın belirtileridir. İnsan kendi kendisine sorar acaba bu hissedilen durum ihtiyarlık mı? İhtiyarlamak kaç yaşında olan bir durum? Bunun cevabı yetmişinden sonra mı? Sekseninden sonra mı? Yoksa altmışında olup yetmiş gösterenlerin hissettikleri gibi mi?
Ne var ki insanın gençliği hiçbir vakit tam ve devamlı değildir. Ancak şu da bir gerçek ki eskilere göre şimdiki nesil deniz içinde akıntıya karşı yüzmektedir. Binaların demirleri, betonları eriyor, aşınıyor da insan mı aşınmayacak!
En güzel ve en emin çare bir insanın kendisini bu durumda işine vermesi, uzun yıllar önce emekli de olunsa, mesleğini sürdürmesidir. Çünkü mesleğini icra ederken insan, farkında olmadan fiziğini korumakta ve psikolojik olarak da kendisini çok daha iyi hissetmektedir. Böylelikle kişi, diğer yaşıtların fırtınaların dövdüğü eski kayaların yalçın ve cilalı manzarasını aldığı gibi bir görüntü almamaktadır. Nedir ki ihtiyarlığın asıl musibeti vücudun kuvvetten düşmesi değil, ruhun kayıtsızlığıdır. Vücudun egzersizden çok belki de kalbin egzersize ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçta kişinin çevresindeki en yakınlarından görebilmesi gereken şefkat ihtiyacıdır. Böyle çok sevilen bir ihtiyarın gönlü asla yaşlanmaz.
Montaigne’in de dediği gibi:
<< Zorlukları geciktirmek, ya da vaktinden evvel getirmek çok kolaydır, uzun süren ihtiyarlığı, vaktinden evvel ihtiyarlığa tercih ederim >> demiştir.
Şu halde kalbinde vücut gibi hatta belki daha da çok egzersize ihtiyacı vardır. Tıpkı söndüğünü sandığımız ancak kendi kendine çıtırtılarla tekrar yanmaya başlayan bir ağaç parçası gibi ..