Türklük

Mehterhanenin Tarihi

Bizde mehter takımının kökü Osmanlı tarihinin kuruluşuna kadar dayanır. Bu müzik topluluğuna ‘’ Mehter Takımı ‘’ topluluğu teşkil eden fertlere de ‘’ Mehter ‘’ denilir. Kelimenin aslı Büyük anlamına gelen ‘’ Meh ‘’ kelimesiyle büyükleme edatı olan ‘’ ter ‘’ kelimesinden meydana gelmiştir. Kaynakların çoğu bu noktada birleşmişlerdir.

Bazı mahdut kaynaklar bu kelimenin ‘’ meh – i ter ‘’ yani ‘’ yeni doğan, taze ay ‘’ anlamına gelen Farsçadan bozma bir kelime olduğunu kaydederler. Yine aynı kaynaklar, mehterler ay şeklinde toplanıp çaldıkları için bu adın sanatlarına âlem olduklarını ileri sürmüşlerdir. Oysa bu birkaç kaynaktan başka diğer bütün güvenilir kaynaklar ‘’ mehter ‘’ in ‘’ taze ay ‘’ anlamına gelen kelime ile hiçbir ilgisi olmadığında birleşmişlerdir.

Mehterhane önceleri sayıları sınırlı âletlerden kurulu idi. Mehter takımı sonradan büyüyüp genişlemiştir. Ve zamanla yalnız saraya ve orduya ait olmaktan da çıkarak her vezirin dairesinde bir mehterhane bulundurması âdet haline gelmiştir.

Mehterhaneler Fatih devrinden sonra 8 zilzen ile bir zilzenbaşı, 8 nekkarezenle, bir nekkrarezenbaşı’dan, 8 boruzenle, bir boruzenbaşı’dan, 8 tablızenle, bir tablızenbaşı’dan ve maiyetinde 9 çavuş bulunan içoğlanbaşı’dan ibaretti.

Bir şey çalmaya 9 çevkânbaşı’nın ellerinde ‘’ çevkân ‘’ denilen ucu çatal bir değnek bulunurdu. Bu şekildeki mehterhanelere 9 kat denilirdi. Bu hesaba göre bir mehter takımında 64 kişi görev alıyor demektir. Bu 64 kişilik mehter takımının hep beraber çaldıkları cenk havaları milli hisleri galeyana getiriyordu.

Vezir mehterhaneleri ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra günde iki defa çalınırdı. Bunlardan biri akşam yemeğinin, diğeri de yatma zamanının geldiğini hatırlatırdı.

Ayrıca mehter takımı her ikindi vakti vezire, dilekçe verilme töreninde de vazife alırdı. İçoğlanbaşçavuşu:

‘’ Vakt – i sürur ve safa mehterbaşı hey heeyy. ‘’

diye bağırır, bunun üzerine mehterbaşı da elinde zurna olduğu halde vezirin odasının önüne gelir, yerlere kadar eğilerek temenna eder. Bu sırada içoğlanbaşçavuşu da :

‘’ Esbab – ı hacât ve arzuhal sahipleri var mı? ‘’

diye bağırır. Sonra dilekçe vermek isteyenlerin ellerinden dilekçelerini alarak vezire verirdi.

Bu iş bitince mehter takımı ay şeklinde dizilerek çalmaya başlar. Davul, zurna ve zil çalanlar ayakta durur, nekkarezenler yere bağdaş kurup otururlardı. Mehterbaşı da halkanın ortasında durup takımı idare eder. Mehter takımı ahenge başlayınca ellerinde çevkân tutan çavuşlar, çevkânları sağa sola, aşağı yukarı sallayarak ahenge iştirak ederler, sonra dua ile törene son verilir.

Sıradan günler gülbank duası şöyle sona ererdi:

‘’ Bilcümle islâmın necat ve saadet ve selâmetine pîrler, erenler, üçler, yediler, kırklar, göçenler demine, devranına huuu diyelim. ‘’

Duacının ‘’ huuuu ‘’ sundan sonra bütün mehter takımı davulları zilleri vurarak dokuz defa ‘’ huuuu ‘’ çekerler. Sonunda da üç defa kûs vururlar.

Cenk gülbankının töreni ve duası da ayrıdır:

Evvelâ uzunca bir duadan sonra takımın içinde dik ve güzel sesli adam kimse tiz perdeden:

‘’ Nasrun minallah ‘’ diye haykırır. Beş saniye kadar durduktan sonra ne kadar alet varsa hepsi çağıltı halinde çalar ve mehter takımından muazzam bir ses çağlayanı akar, durur.

Mehter susunca gülbank, yani hep bir ağızdan dua başlar:

‘’ Eli kan, kılıcı kan, sinesi uryan, ciğeri püryan, şahadet meydanında Allah yoluna revan, gaza – yı sühedaya Cemal – i hak görünür ıyan; kahrımız, gazabımız düşmana ziyan, ya rahman. ‘’

Bundan sonra Eyysm – ı âdiye gülbankından Resul – i enbiya kısmına geçer ve böylece de tören nihayete erer.

Fransız yazarı Marsigli mehterhane hakkındaki incelemelerini şöyle özetler:

‘’ Türkler ordularında, esası müsademe ve sada üzerine kurulu olan musiki aleti kullanırlar. Bunların şekilleri çeşitlidir. Bundan başka askeri manevraları ve özel günleri debdebeli göstermeye yarar. Bu aletlerin hepsi birden çalınınca husule gelen ahenk hayli güzel olur. ‘’

Ünlü tarihçi, Hammer de bu konuda şunları yazmıştır:

Mehterhane vezirlerle paşalara mahsus bir sefer vasıtasıdır. Beş namaz vakti, önlerinde çalınır ve savaşı hatırlatır.

‘’ Mehterhane 16 zurna, 16 davul, 11 boru, 8 nekkâre, 7 zil, 4 kös’ten mürekkeptir. Bu 72 mızıkacı takım, padişah bizzat savaşa gittiği vakit iki misli olur.

Mehter takımının Batı müziği üzerinde de etkileri olmuştur. Hatta taklit dahi edilmek istenilmiş fakat başarılı olunamamıştır.

Musiki sözlüğünde bu konuda şu bilgiler verilmektedir:

İlk zamanlarda mehterhanenin tamamıyla özel bir repertuarı vardı. Orta Avrupa bu müziği Türk elçi alaylarındaki ahenkleriyle daima tanımıştır. Almanlar cephelerden de tanıdıkları için ‘’ Yeniçeri mızıkası ‘’ adı oradan dillerinde kalmıştır. Almanlarla nice Avrupa hükümdar ve prensleri aslına uygun mehterhanelere sahip olmayı daima istemişlerdir. Hatta bir hayli uğraşıp taklitlerini de kurdurmuşlardır. Fakat kesin sonuçlar elde edememişleridir.

Osmanlı teşkilatının genişliği, onu yetiştirme ve yaşatma şartları dikkati çekiyor fakat özellikleri etraflıca öğrenilemiyordu. Bu şiddetli arzudan Batıda, bambaşka mızıkalar yetiştirmek arzusu doğmuştur.

18. yüzyılın ikinci yarısında meydana getirilen bir nevi askeri mızıkaya ‘’ musique Turque ‘’ adını vermişlerdir. Her unsuru ile birer yeni tertipten ibaret ses ve dekoru asrın Türkkâri bir modası olmuştur.

Fransız tarzında bir bando İstanbul’da ilk olarak III. Selim’e gönderildi. 1795 Nisanında İstanbul’a gelerek gösterdiği yeniliklerle derhal dikkati çeken Fransız elçisi Raymond de Verninac padişahı ilk ziyaretinde önünde bir bando mızıka ve bir müfreze Fransız askeri bulundurmuş, arabası bunları takip etmiştir. Fransız askerleri tüfeklerinin ucuna süngü takmışlardı. Elçi bu muhteşem alayla, saraya gider. III. Selim bu yenilikten hoşlanır. Fakat gericiler tarafından öldürüldüğü için arzusunu uygulayamamıştı. Yerine geçen II. Mahmut bu konuda kesin teşebbüsü eline alabildi.

Biz de ilk bando öğretmeni Mösyö Manguel’dir. Bilindiği gibi mehterhane, yeniçeriliğin kaldırılmasıyla beraber lağvedilmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu